
DAVACI : Ülker
DAVALI : Ülkem, TPE
DAVA KONUSU : Tanınmış Marka Hakkına Tecavüz İddiası
AÇIKLAMALAR : Davacı Ülker, davalının “ülkem” markasının tescili için yaptığı başvuruya, markaların benzerlik göstermesi ve “ülker” in tanınmış marka olması sebepleriyle TPE’de itiraz hakkını kullanmıştır. Bu itiraza red kararı almasıyla olayı yargıya intikal ettirmiştir. Dava dilekçesinde, KHK.m.8/2 ‘ye dayanmıştır. Buna göre, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verilebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, marka sahiplerinin itirazı üzerine farklı mal ve hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusunun reddi gerekmektedir. Ülker, tanınmış marka olması sebebiyle davalının haksız kazanç sağlamak peşinde olduğunu iddia etmektedir. Ayrıca, markaların benzerliği nedeniyle vasat tüketici nezdinde karışıklığa sebep olabileceğini de iddia etmiştir.
Davalı TPE, başvurusu yapılan markanın şekil+ÜİS ÜLKEM ibarelerinden oluştuğunu, markaların birbirinden farklı olduğunu ve bu nedenle itirazın reddedildiğini ileri sürmüştür.
Davalı şirkette markaların farklı olduğunu bu nedenle davanın reddi gerektiğini ifade etmiştir.
Yerel Mahkeme, hizmet alanlarının farklı olması ve ayırt edilemeyecek benzerliklerinin bulunmaması ve karıştırılma unsurlarının da bulunmaması nedenleriyle davanın reddine karar vermiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ise mahkemece “ülker”in tanınmış marka olduğunun tespiti ile ilgili eksik inceleme yapılması nedeniyle kararı bozmuştur.
DEĞERLENDİRME : KHK’de tanınmış markanın tanımı ya da belirleyecek kriterleri belirtilmemiştir. Bütün dünyada benzer bir sistem benimsenmekte ki bunun nedeni; tanınmış markanın yanlış bir şekilde kullanımını daraltmak ya da genişletmek endişesidir. Elimizde, 1999 tarihli "WIPO Ortak Tavsiye Kararları” çerçevesinde belirtilen ölçütler vardır:
a ) Toplumun ilgili kesiminde markanın tanınma derecesi
b ) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu
c ) Marka promosyonlarının hedef aldığı alan, promosyon süresi ve yoğunluğu
d ) Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü
e ) Markanın resmi makamlarca tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları
f ) Markanın ekonomik değeridir.
Sözkonusu davada tanınmış marka iddiasında bulunan davacı “ülker” in tanınmış marka olduğu kesinlik derecesinde toplumun her kesiminde yaygın bir kanaat olmakla birlikte, bu konuda TPE ve çeşitli mahkeme kararları da mevcuttur. Bu nedenle, mahkemenin bu noktada detaylı inceleme yapması vakit kaybı olarak nitelenebilir. Dolayısı ile yargıtay kararı isabetsiz olmuştur. Yerel mahkeme ise, ülker tanınmış marka değilmiş gibi karar vererek isabetsiz bir sonuca varmıştır.
Şüphesiz “ülkem” ibaresinin marka olarak tescil edilip edilmeyeceği ayrı bir dava konusudur. Kanımca, KHK m.7 de düzenlenen mutlak red nedenleri kapsamına giren bir husustur. “ülke” kavramını içeren ve bu kökten türeyen sözcüklerin marka olmaması gerekir. Ülkenin sözlük anlamı; bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü, diyar, memleket. Bu anlamıyla ülkenin kutsal bir sözcük olduğu aşikardır. Böylesine kutsal bir sözcüğün tek bir kişi adına marka olarak tescili çok büyük bir lükstür ve kimsenin bu lükse sahip olmaya hakkı yoktur. Böyle bir şey olsa bile, bu pek çok sorunu beraberinde getirecektir.
Filiz İĞDE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder