Genel olarak;
Hemen her gün korsan kitaplar hakkında bir sürü şey duyuyoruz, belki de bunlara tanık oluyoruz. Ancak yeterince duyarlı mıyız acaba? Bu duyarsızlığın nedeni, korsan furyası mağdurlarının sadece eser sahipleri ve yayınevleri olduğunu sanmamızdan mı kaynaklanıyor dersiniz. Gelin bu konunun hepimizi ne kadar da yakından ilgilendirdiğini görelim.
Korsan kitap alarak yarı yarıya kar elde ettiklerini sanan çoğunluk; devletin ve yayınevlerinin korsan kitaptan uğramış oldukları zararları telafi etmek için, korsanı yapılmayan ders kitaplarına vs. fazladan koymuş olduğu fiyat farklarını ödeyerek maddi zarara uğrarlar. Bir de işin vicdan boyutu vardır. Sözkonusu insanlar korsan da olsa kitap okuyan insanlar, bir kitap yazmanın ne kadar emek, özen ve gayret gerektiren bir iş olduğunu bilmesi gereken ve yeni, özgün, kaliteli eserler ortaya çıkabilmesi için yazarların emeklerinin karşılığını alabilmesi gerektiğini de bilmesi gereken insanlar. Böyle devam ederlerse, kalitesiz eserlerin kol gezdiği bir kitap dünyasında maddi zararların çok da ötesinde derin manevi zarar görecekler.
Orjinal kitap alarak doğru olanı yapmaktan memnuniyet ve gurur duyan mutlu azınlık; bu grubun uğradığı zarar, en haksız haksızlıktır. Korsandan zarar gören kitap piyasası, bu zararını kitap fiyatlarına yansıtarak telafi etmeye çalışmakta, bu durum da herkesi olduğu gibi orjinal kitap alıcılarını da vurmaktadır.
“Ben kitap okumam” diyerek suya sabuna dokunmak istemeyenler; öncelikle bu grup ihtiyari bir şekilde kitap okumasa bile, kendisi ya da kitap masraflarını karşılamak zorunda olduğu yakını okula gidiyorsa, yukarıda açıklanan sebeplerle, telafi fiyat farklarını ödeyerek zarar çemberinden kurtulamamaktadır.
Hepimizi ilgilendirdiği ispatlanan bu soruna duyarlı olmamız gerektiği malumun ilanı olmuştur. Herhangi bir sorunun çözümü hususunda sosyal mutabakat sağlanması, esas çözümü sağlayacak olan hukuki düzenlemelerin eksiksiz uygulanabilmesi açısından son derece önemlidir.
Sorunun hukuki boyutuna geçmeden önce yukarıda altı çizilen hususlar, korsan kitap sektörünün hepimize nasıl zarar verdiği ve bundan kurtulunması için çıkarılan hukuki düzenlemelerin uygulanması için çaba gösterilmesi önbilincini oluşturmayı amaçlamıştır.
Önemli Hukuki Adımlar5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu “eser” kavramını şöyle tanımlamış;
“Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri. “ Sorunumuzun başlıca objesi olan kitap, eser tanımına girdiğine göre, bu alanda uygulanacak temel kanun, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ dur. Bu kanuna, sırasıyla, 2936, 4110, 4630, 5101, 5217, 5571, 5718, 5728 sayılı kanunlarla değişiklik ve ekler getirilerek fikir ve sanat eserlerinin korunmasının üst düzeye çıkarılması amaçlanmıştır. Yapılan son değişiklikler arasında sorunun çözümüne yönelik öne çıkan düzenlemeler şunlardır:
FSEK m. 81, ilginç bir sınırlama getirmiştir.
“Bu Kanun kapsamında korunan, yasal olarak çoğaltılmış, bandrollü nüshaların da yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele, köprü ve benzeri yerlerde satışı yasaktır. Bu yasağa aykırı hareket edenler, Kabahatler Kanununun 38 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılır.” FSEK m.81’ in atıf yaptığı 5326 sayılı Kabahatler Kanunu m.38(1);
“Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal eden veya buralarda mal satışa arz eden kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. “Çeşitli gerekçelerle eleştirilen bu fıkra, ilk bakışta sert ve aşırı bir tedbir gibi gelebilir. Eleştiriler, sokaktan orjinal kitap alma alışkanlığı olan bir kitlenin böyle bir tedbirle kaybedilme riskinden söz etmektedir. Ancak, sözkonusu hukuk olunca, riskleri ve kazanım elde etme potansiyelini adalet terazisine bir koymak gerekir. İşportadan orjinal kitap alan müşteriyi kaybetme riski, korsanla mücadelede başarıya götürecek büyük bir adım yanında oldukça hafif kalıyor gibi görünüyor. Okuma alışkanlığı edinmiş bir insanın işportada satılmıyor diye kitap almaktan vazgeçmesi pek olası görünmüyor. Buna karşın korsan kitaptan sektörün ne kadar zarar gördüğü aşikar. Orjinal kitapların sokakta satılabilir olması, yanlarında korsanların da satılabilmesini kolaylaştıracak ve denetimin zorlaşmasına neden olacaktır.
FSEK Ek 11. Md eklenmiştir.
” Ders kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa hiçbir ticarî amaç güdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya üçüncü bir kişi tek nüsha olarak ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu, vakıf veya dernek gibi kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi bu Kanunda öngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir. Bu nüshalar hiçbir şekilde satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında kullanılamaz ve kullandırılamaz. Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulması ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur.”Engelliler için böylesi bir istisna hüküm konulması, son derece umut vericidir. Engellilerin zor olan hayatlarını kolaylaştırmak hepimizin görevidir ve bunun en sağlam yolu hukuktan geçmektedir. Ancak, hayatın her alanında karşımıza çıkan ve aslında kanunların her geçen gün çoğalmasına neden olan da kötüye kullanım ve suistimallerdir. Bu iyiniyetli yasa hükmünü de ticari amaçla ve tam da kanun hükmünün ruhuna aykırı biçimde kullanmaya çalışanlar olacaktır. İşte maddedeki sınırlamalar, fazla gibi görünse de hükmün amacına ulaşmasını engelleyecek nitelikte değildir. Engellilere yeni olanaklar sağlarken, genel mantığı emeğe saygı nedeniyle Fikir ve sanat eserlerini ve eser sahiplerinin haklarını korumak olan 5846 sayılı kanunun lafzına ters düşülmemeye gayret gösterilmiştir.
FSEK, m.42 değişikliğiyle yayınevlerine meslek birliği kurma imkanı tanınmıştır. Korsan kitap piyasasının bu denli büyüyebilmesinin nedenlerinden biri de düşmanının çok güçlü olmamasıdır. Yayınevlerinin tek başlarına geliştirdikleri çözüm yolları, gerekli istikrarı sağlamaktan ve yeterli alana yayılmaktan yoksun kalmaktadır. Ortada dolaşan birbirinden farklı çözüm yolları ya da çözüme dair umutların tükenmesi noktasından üreyen çözümsüzlükler ve sonuç; çığ gibi bir çözümsüzlük..İşte bu hükümle, yayınevlerine güçlerini birleştirme imkanı sunulmuştur. Bu meslek birliklerinin yasa değişikliklerinde, halkı bilinçlendirecek reklam kampanyalarında, orjinal kitap almaya teşvik indirimlerinde ve bunların duyurulmasında etkin rol oynamaları beklenmektedir. Ayrıca, her meslek birliğinde olduğu gibi, yayınevlerinin en büyük sorunu olan korsan kitap dışındaki sorunları içinde seslerini duyurabilmeleri açıısndan fırsat sunulmuştur.
FSEK m. 81 kapsamında genel kolluk ve zabıtaya resen takip görev ve yetkisi verilmiştir. Mali ve manevi haklara tecavüz halinde oluşan ve FSEK m.71, m.72, m.73, m.80 de düzenlenen suçların takibi şikayete bağlıdır. FSEK m.81 ise, 5846 sayılı kanun için bir istisna teşkil etmektedir, yani bu maddede düzenlenen suçlar resen takip edilebilir. FSEK m.81, bandrolsüz eser nüshası satılmasını ve bandrollü de olsa eser satışını sokak, cadde, iskele, köprü gibi yerlerde satılmasını suç olarak düzenlemiştir.
FSEK m. 73 de izinsiz tıpkı basım yapanlar hakkında ayrıca bir düzenleme yapılmış ve daha ağır bir müeyyide getirilmiştir. Tıpkı basım, yasal olarak piyasaya çıkan bir eseri , gerekli izinleri almadan yayınevi, kapak, künye bilgileri vs. hiçbir değişiklik yapmadan aynen orjinaline uygun olarak çoğaltmaktır.
Filiz İĞDE